İstiklalin karmaşasından kurtulmuş sokağın sonundaki Panigia kilisesinin girişine sığınmış, sıcak bir cafe:
Kapıda bizi bu şirin sandalyeleri ile bir garson karşılıyor, içeri buyur ediliyoruz...

İçeri girerken vitrinde duran çeşit çeşit pastalara, birbirinden lezzetli görünen çikolatalara kendimizi kaptırmışız...
Çikolata kokuları içerisinde ufak merdivenleri çıkıp üst katta oturuyoruz. Tavan biraz alçak ama o da son derece sıcak bir hava katmış ortama. Her masada tazecik çiçekler, mis gibi kokuyorlar. İçeri girdiğiniz andan itibaren çalan Fransızca müzikler kendinizi Fransa’da küçük ve sevimli bir cafe’deymiş gibi hissetmenizi sağlıyor. Naneli,limonlu su ve çikolata drajeleriyle hemen ilgilenmeye başlıyorlar.
Menüleri harika, çikolata ile istediğiniz her şeye sahipler... Sıcak çikolatasını içtikten sonra başka bir yerde veya hazır sıcak çikolatalara el sürmeyeceğinizin garantisini veriyoruz. O kadar çok çeşidi varki hangisini içsek bilemedik ve sonunda klasik olanda karar kıldık.
Cam kasede gelen, elma, çilek ve muzun J’adore yapımı çikolata sos ve hafif çilek şurubuyla, bambaşka bir meyve salatası sadece buraya özgü. Bildiğimiz sınırlardan çıkmak için güzel bir seçenek...