Ruga Restaurant / Sürmeli Hotel

İstanbul’un en eski 5 yıldızlı otellerinden olan Sürmeli Hotel & Resorts’un, en yeni restaurantı Ruga’dan bildiriyoruz! Öncelikle; Ruga’nın isminden başlamak istiyoruz! Ruga yapay bir dil olan “Esperanto” dilinde kırmızı anlamına gelmekteymiş. Buradan yola çıkarak kırmızının ağırlıklı olduğu bir dekor kullanılarak oluşturulmuş bir restauranttayız.

Hilal şeklinde olan mekanın, iki kapısında kırmızı aydınlatmalı cam vitrinlerden oluşturulmuş ve içleri şarap şişeleriyle doldurulmuş. Ahşap ve mermer ağırlıklı dekorasyonda hem modern hem şık bir tarz yakalanmış.

Masaların üzerinde bulunan kırmızı orkideler mekana çok yakışmış.

Restaurant’ın Executive Chef’i Uğur Alparslan bizlerle tanıştıktan sonra açık mutfağına dönüp yemeklerini hazırlamaya başladı!

Masaya ilk gelen özel yapım çıtır çıtır ekmekleri oluyor.

Daha sonra tapanade peynir suflesi ve cevizli acukanın olduğu set geliyor.

Tapanade’nin içindeki zeytin çeşitleri özellikle Ege bölgesinden temin ediliyormuş. Organik ürünlere çok önem verdiklerini üstüne basa basa söylüyor Şefimiz Uğur Alparslan.

Peynir suflesine gelince inanılmaz harika bir karışım olmuş. İçerisinde; beyaz peynir, krem peynir ve tulum peyniri varmış, bu karışım fırınlanınca tadına doyulmaz bir sufle ortaya çıkmış. Cevizli Acukası ise közlenmiş biber ve soğan ile lezzetlendirilmiş.

Sırada ağzımızı tatlandırmak için getirilen ızgara balık dilimi.

Fıstıklı garnitürü ile harika bir başlangıç oldu.

Ardından gelen Salmon Tartare!

Bıldırcın yumurtası, kırmızı havyar ve portakalla süslenmiş tabak tam anlamıyla enfesti. Dere otu, limon ve kapari ile lezzetlendirilmiş somon, tam not alıyor.

Sırada Sürmeli Hotel’e özgü yine Şefimiz Uğur Alparslan’ın farklı tarzı ile soframıza gelen Tel kadayıfa sarılı paçanga böreği var.

Böyle paçanga mı olur dediğinizi duyar gibiyiz!

Evet olur, hem de çok lezzetli olur.

Domates, biber ve Kayseri pastırması (kokuyu azaltmak adına çemenlerinden ayrılmış ve ince kıyılmış bir şekilde) pazı yaprağına alınır üzerine tel kadayıf kaplanır ve teflon tavada tereyağı ile kızartılır.

Ana yemek olarak Kuzu Sırtı geliyor masaya.

Et adeta bir lokum gibi ağızda dağılıyor. Sormadan edemiyoruz nasıl bu kadar yumuşak etiniz. Cevap bir o kadar ilginç; zeytinyağı, soğan, defne yaprağı ve yoğurt marineme bir de kivi atıyorum diyor şefimiz. Bizi uyarmadan da geçmiyor 6 saat diyor! 6 saatten sonra kivinin asidi etin anatomisini parçalıyor bu yüzden de en fazla o kadar bekletiyoruz diyor.

Tabağa dönecek olursak; altında tatlı patates serili etlerimizin üzerinde haşlanmamış hafifçe soyulmuş kuş konmazlarımız yanında haşlanmış havuç ve en üstünde incecik tatlı patates cipsi var. Üzerine şefimizin özel soslarından nar ekşili kırmızı soğan çeşnisi döküyoruz. Lezzetine ve sunumuna diyecek söz yok her şey ortada…

Son olarak tatlımız geliyor masaya.

Orman meyveli çikolatalı tatlımız mango sosu ile servis ediliyor. Yuvarlak çikolata keki içerisinde 3 adet meyvesi bulunmakta. Tatlımız yanındaki çilek sosu ile hoş bir uyum içerisinde.

Yemekten sonra kahvelerimizin yanına özel yapım lokumlarından getiriyorlar. Hiç yerimiz kalmamasına rağmen başka hiç bir yerde bulamayacağınız bu farklı lokumları da tadıyoruz.

Pul biberli lokum mu olur? Olur.

Zencefilli böğürtlenli lokum hiç olur mu? O da olur.

Uzatmadan söyliyelim Wasabili lokum da olur. Hepsi farklı, hepsi görülmemiş tatlar.

Ruga Restaurant, Akdeniz ve Dünya mutfağının yanı sıra Osmanlı mutfağı da yapıyor.

Osmanlı mutfağı konusunda şefimizin hassasiyetleri bile varmış. Yapılan her yemeğin hikayesi olmasına dikkat etmişler ve bunu da menüde belirterek, misafirlerinin ne yediklerini ve bunların nereden geldiklerini öğrenmelerini sağlamışlar.

Söz menüden açılmışken; Ruga’nın menüsünde sizlere dünyaca ünlü şeflerin Uğur Alparslan'la yaptıkları lezzet düeti neticesinde ortaya çıkmış yemekleri bulabileceğiniz bir kısımda var. Üstelik bu meşhur şeflerin imzalarını da Ruga Restaurant menüsün de görebilirsiniz!

Mekan Görselleri;