Çırağan Palace Kempinski / Tuğra Restaurant & Lounge - Lezzet Elçisi <script async='async' crossorigin='anonymous' src='https://pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js?client=ca-pub-1500064663966349'></script>

Çırağan Palace Kempinski / Tuğra Restaurant & Lounge

Paylaş
Osmanlı İmparatorluğundan günümüze uzanan zengin kültürel miras, yemek kültürü ile de dünya çapında üst sıralarda olmamıza olanak tanımıştır. 
Tuğra Restaurant da bu lezzet imparatorluğunun bir mirasçısı olarak karşımıza çıkmakta.
  İstanbul'un, Osmanlı - Türk yemeklerini büyük bir titizlikle konuklarına sunan baş restaurantlarından biridir. 
Bu özelliğini Osmanlı padişahlarının imzası olan "tuğra" ile simgeleştirmiş ve adını da buradan almıştır.


Tuğra Restaurant & Lounge Ödülleri

American Academy’nin “Ağırlama Ödülü” (1999); Hotels Magazine’in “Dünyanın En İyi Otel Restoranı” ödülü (2003), Travel+Leisure’ın “Dünyanın En Romantik Mekanlarından Biri” ödülü (2005) gibi birbirinden kıymetli ödüller barındıran restaurant son olarak da seyahat gurularının web’deki en önemli rehberlerinden biri olan TripAdvisor’ın “2012 Mükemmellik Sertifikası”nı almıştır.

Sarayın içinden geçip giderken kendimizi çok özel hissettiğimiz doğrudur!



Masamıza doğru geçerken;


Tuğra motifli özel yemek takımları süslüyordu bütün masaları…






Tam karşımızda duran Boğaz manzarasına biraz daha yakından bakabilmek için cama doğru yaklaştığımda arkamda kalan bir ışığın dikkatimi çektiğini fark ettim ve kafamı çevirdiğimde artık Tuğra’nın mahzenindeydim.



Sizler için Tuğra'nın en pahalı şarabını sorduğumuzda cevap: 


20 bin TL ile 1992 tarihli Petrus oldu.


Bu sırada Saray’ın ilk Türk baş aşçısı Sezai Erdoğan masamıza uğrama nezaketini göstermiş ve kendini tanıtıyordu…

Kendisiyle tanışmak biz yeme-içme sevdalıları için bir onur!





Tuğra motifli sıcak havlularımızda geldiğine göre;

Sıra Şef Ahmet Kara'nın seçtiği seçkilerden tatmaya gelmişti.

Masamızı tatlandıran ilk yemek minik bakır kap içerisinde Beğendili Ali Nazik oldu yanında puf ekmek vardı.




Şef özel olarak tatmamızı istediği sıcak keçi peyniri, tereyağı ve ezme üçlüsünden gönderdi…

3’ü de sınıfını geçti, özellikle keçi peyniriyle arası olmayan biri olarak sıcak keçi peynirini çok beğendiğimi söyleyebilirim.

Ardından Klasik Tuğra ikramlıkları geldi;


En beğendiğim, daha önce hiç tatmamış olduğum tabağın ortasında bulunan gül suyu ve yapraklarıyla sunulmuş beyaz peynir ve kavun ikilisi… 

Muhteşem bir tat karmaşası yaşattı!

Tabakta diğer bulunan mezeler;

Erik ve Damla Sakızlı Karides Pilaki
Çeşnili Lor Mahlutu
Fava
Mercimek Köftesi
Yaprak Sarması
Çerkez Tavuğu
Közlenmiş Patlıcan
Humus

Menüde Soğuk Osmanlı Atıştırmalıklarını tanıtırken şu ifadelere yer vermişler;

“Aşağıdaki lokmalıklar özellikle Osmanlı İmparatorluğu dönemi süresince hazırlanan tariflere dayanılarak, incelikle seçilmiş ve hazırlanmıştır. Mevsimine uygun sebzeler, etler, tahıllar ve balıklar marine edilerek ve taze baharatlar eklenerek lezzetlendirilmiş, geleneksel yöntemlere bağlı kalınarak sunulmuştur.”

Masadaki lezzetlerin yanında yeni kurulmuş dostluklarında sıcak bir tadı vardı, içkiler yudumlanıyor Blogger’lık namına ne varsa ortaya saçılıyordu…

Bu sırada Piruhi geldi masaya;


yoğurt, domates sosu ve baharatlı tereyağı eşliğinde.

Kıyması bol hamuru kıvamında yapılmıştı.

Piruhi’nin üstüne demirhindi şerbeti sunuldu bardağın yarısı buz geri kalan yarısı da şerbetten oluşmaktaydı.

Osmanlılarda ana yemek gelmeden önce atıştırmalıkların rahat sindirilmesi için tüketilirmiş.
İçerisinde hurma ve onlarca çeşit baharat yer alıyor.


Ana yemek servisi pek bir ihtişamlı…

Herkesin servisinin gelmesi bekleniyor ve tamamlanınca tüm gümüşlükleri yavaşca kaldırıyorlar…



Ve karşınızda Kuzu Külbastı

Menüde anlatıldığı üzere;

“Külbastı pişirme yöntemi Osmanlı mutfağına 18. yüzyılın başlarında girmiştir. Bu yöntemle pişirilen etin damakta bıraktığı lezzetli o tat, etin ince ve düz parçacıklar halinde kesilip hızla pişirilmesiyle yakalanmaktadır. “

Orta pişmiş kıvamı, ağızda dağılan  kuzu eti, görkemli sunumu ve lezzetli sosu ile ta-ta-ta-taam!



İnce dilimlenmiş kuzu sırtı, patlıcan beğendi, kabak mücver ve nar ekşili kırmızı soğan sosu ile muhteşem bir lezzet!

Sultanların Favori Tatlılarına geldi sıra,

 Türk kahvesi eşliğinde sundukları Tuğra Lokum tabağı bu tatlıların yanında heba olsa da onları da tatmayı ihmal etmedim…


Fırınlanmış ayva, ılık bademli irmik helva, ev yapımı baklava bol fıstıklı dondurma hepsi lezizdi.



Çırağan Palace Kempinski / Tuğra Restaurant & Lounge’u tercih etmeniz için 3 neden;

1)    En romantik mekan, evlilik teklifi için ideal.



2)    Yabancılara eşsiz bir boğaz havası ve Osmanlı mutfağını tattırıp kıskandırmak için.

3)    Bir akşamlığına da olsa Padişah ya da Sultan gibi hissedebilmek için.

Geceden bir kare;



Adres: Çırağan Palace Kempinski 

Çırağan Cad. No:32 Beşiktaş Tel: +90 212 236 7333
-----------------

Bu akşam yemeğinde bizleri bir araya getiren Hürriyet Bumerang’dan Ahmet Erten ve Hilal Meriç’e
Güler yüzleri ve samimiyetleri için Kempinski ailesinden Çiler İlhan, Lara Otru ve Cansu Baş’a
Tuğra Trüf yapımı workshopunda sırlarını bizlerle paylaşan çikolata üstadı William McCarrick ve ekibine

Sonsuz teşekkürler!


Bize destek olmak istersen yapman gerekenleri Destek Ol sayfasında bulabilirsin. 


Sosyal medyada takip etmek istersen:



11 yorum:

  1. Sevgili Sercan, ne kadar güzel dile getirmişsin. Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizlerle tanışmak da çok güzeldi Oya Hanım hoş sohbetiniz için ben teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Çok güzel olmuş yazın eline sağlık farklı detaylar var..

    YanıtlaSil
  3. merhaba bloğunuzu takibe alıyorum bana da bekliyorum sevgiler
    pisimel.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Bol görselli, çok güzel bir yazı olmuş:)
    Ellerine sağlık. Yeni etkinliklerde görüşmek üzere

    Sevgiler

    Hilal

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Hilal Hanım, sizlerle olan her etkinlik gibi çok güzeldi :)

      Sil
  5. Ne güzel anlatmışsın, o akşamı tekrar yaşadım, eline sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Deniz, neden bu kadar geç kaldın okumakta? :)

      Sil
    2. Yoğunluktan ne yazık ki, gerçekten güzel bir yazı olmuş, en az o akşam kadar mükemmel!

      Sil

Pages